Kayıtlar

Nisan, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Anılar Biriktirmek

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=2DLnhdnSUVs 'Uzaklara gitmek, denizler, sınırlar, ülkeler, inançlar aşmak fırsatı çıktığı zaman hiç duraksama . ' demiş Amin Maalouf.    Kulağıma küpe edindiğim bu sözün doğruluğunu son günlerde anlıyorum.    Gezdikçe ve yeni yerleri gördükçe, farklı insanlarla tanıştıkça, kendimde de görmediğim yeni bir katman açılıyor adeta. İlham tohumları titreşiyor içimde. Dünyanın her yerinde bazı şeyler aynı ama bir o kadar da farklı. Böyle düşününce insan, en çok da eğer bütünüyle dünyaya bakabilmiş olsa fark edebileceklerinin gücünü anlıyor. Bakış açısının ne kadar çok genişleyebileceğini, bambaşka bir insan olabileceğini... Çünkü bu kadar çok benzerliğin içine doğan farkındalıklar aslında hayatın ana kaynağı. Hepimizin yemesi içmesi uyuması gerekiyor. Ama bunları farklı farklı şekillerde yapıyoruz. Bu farklılar bizi kendimize yakınlaştırıyor ya da uzaklaştırıyor. Kendimize en çok uyanı mı buluyoruz yoksa içine doğduğ...

Kitap Yüklü Merkepler

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=Jgw107deFcg   Günün sonu gelince, gece çökünce yapmayı en çok sevdiğim şey bu.   Bir şeyler yazmak.   Kaç kişiye ulaşacağı ya da ulaşmayacağı ile ilgilenmeden, ilham aldığım şeyler akıtmak, duygu düğümlerini çözmek, belki de birkaç kişinin okyanusunda tuz zerreciği olmak...   Yazıma geri dönecek olursak da, yorgunum. Şu son dönem çok yorgunum. İnsan içindeki katmanlar açıldıkça , dış dünyaya yabancılaşmaya başlıyor ve en kötüsü bazı şeyleri daha objektif bir gözle görebiliyor. Ama bu kesinlikle mutluluk verici bir şey değil. Kendimden örnek vermem gerekirse  açılan her katmanda, insanlar olarak bir sürü şeyin bilincinde olmadığımızı ve bomboş şeylerle uğraştığımızı görüyorum. Keşke bilseler, keşke farkında olsalar demekten de kendimi alıkoyamıyorum. Kalbim acıyor, gözlerim doluyor.    Düpedüz bir sürü yanlışı besleyip duruyoruz. En çok zararı kendimize veriyoruz. Ve çoğumuz bunun farkında bile ...

Bir Problemi Neden Çözemeyiz?

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=qAEQ_30pIug 'Bir problemi neden çözemeyiz?' bugün masaya bunu yatırmaya karar verdim.  Bu sözü geçen problem bir matematik problemi de olabilir, hayatın içinde başka bir konuda da bir problem. Şunu fark ettim ki bir problemin ne olduğu önemsiz. Neyden doğduğu, neyde sona erdiği de. Önemli olan şey bizlerin ona yaklaşımı.   Hayatınız birbirine karışsa bile, kalabalıklar içinde yalnızlıkla sınansanız bile, kendi özgürlüğünüzden fersah fersah uzak olsanız da, bir eviniz yurdunuz olmasa dahi, eğer problem çözebilme yeteneğine sahipseniz, olaylar aşılacaktır.   Ama bizi bir sürü badireden kurtarabilecek problem çözebilme yeteneğinden bizi uzaklaştıran şey ne ve biz neden problemlerimizi çözemiyoruz asıl bunlar üzerine beyin fırtınası yapmayı istiyorum. Hatta mümkünse maddeler halinde:    Madde 1: Problemi anlamıyoruz, problem hakkında bilgimiz yetersiz.    Madde 2: Problemle daha önce hiç karşılaş...

Dünyada İnsanı En Çok Zehirleyen Şey Farkında Olmadıklarıdır

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=veHqJSC-9Lo&list=RDqVBXom-PnG8&index=4      Hayatta en ama en zehirleyici şeyler, insanın farkında olmadığı şeylerden çıkıyor.      Bu zehirleyici şeyler gıdalar da olabilir, insanlar da, kitaplar da, beslendiğimiz herhangi bir kaynak da.      Özellikle biz doksanlar kuşağı normalize edilmiş birtakım kavramlarla dolu bir hayatın içine doğduk.  Çocukluğumuz da hidrojenize edilmiş yağlarla doldurulmuş fast food gıdalar, hazır kekler ve hazır meyve suları ile geçti. Mor inekler eşliğindeki reklamlarla çikolata yemek için manipule ediliyor, Taso hevesiyle cips yediriliyorduk. Ailelerimiz de bu konuda yeterince bilince sahip değildi. Ve bu durumun farkında değillerdir.      Artık belki de toplumda bir çeşit farkındalık var. Ama geçmişte kanımıza giren bu maddelerin etkileri hala sürüyor olabilir mi? Özellikle aranızda psikoloji ile ilgilenen ya da psikoloji eğiti...

Sıra Dışı Bir Kaya

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=ECNh2wA_AOM&list=PLUvycHv9ValZjnRLUoOkIkISnXHZAv4P7&index=35  'Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür oğul. Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimiz. Önce bu yüzden küçülür sonra da dünyayı çok büyük görürüz.' der Şeyh Edebalı Osman'a Tarık Buğra'nın o müthiş eseri Osmancık'da.    Özellikle ' A Strange Rock ' belgesel dizisini izledikçe Şeyh Edebalı'nın bu sözleri gittikçe içselleşti içimde. Öyleyse ' A Strange Rock ' dan bahsedeyim önce birazcık sizlere. Bu National Geographic'e ait bir belgesel dizisi. Anlattığı şey ise dünyamız. Ama bunu 8 tane uzaya gitmiş astronotun gözünden ve bir sürü kenarda kalmış ya da daha önce duymadığımız bilgilerin ışığında yapıyor. Anlatıcısının Will Smith olması ayrıca artı bir puan kazandırmış bence :)    Çok fazla spoiler vermek istemesem de mesela ilk bölümde ele alınan konulardan biri oksijen. Dünyanın atmosferindeki oksijen oranının as...

Kitap İncelemesi: Jules Payot-İrade Terbiyesi

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=bZ_BoOlAXyk&list=PLsUMoyJKBqcn7dk3jC3i1023Ie-BntpgF&index=4  İnsan hayatına gerçekten dokunduğunu hissettiği ve içselleştirdiği bir okuma yaptıktan sonra onun üzerine yazmaya dair delicesine bir heyecan duyuyor. Jules Payot'un İrade Terbiyesi de benim için öyle oldu.   Cemil Meriç gibi müşkülpesent biri bile bu kitap için 'Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim.' demiş.    Kitabın önsözü zaten şöyle bir alıntı ile başlıyor: 'Ne ilginçtir ki insanlar her türlü eğitim için bir öğretmene ihtiyaçları olduğunu kabul ederler ancak davranış bilimlerine gelince öğrenmeye gayret etmez ve önemsemezler.'    Ve kısa sayılmayacak bir girizgah kısmından sonra şu şekilde devam ederek sonlanıyor:     Bilim adamının görevi sadece bilmek değil bilginin kullanılmasını sağlamaktır. Psikoloğun görevi de geleceği insanlık adına daha düzgün yaşanması için şekillendirmektir. Diğer bir deyişle gel...

Herkese Tanıdık Kendine Yabancı

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=Kr0G_CIuidI     Yabancısı olduğuna inandığı her şey karşısına dikilip ona meydan okumaya çalışınca insan bir yaş daha büyüdüğünü hissediyor. Peki neden bu kadar yabancı hissediyorum her şeye?     Kızmak istemiyorum ama. Özellikle de dolduramadığım boşluklara... O boşlukların her birinin optik formda yuvarlağa dönüştüğü sisteme. Milyonuncu kez hayata uyum sağlayamadığımı hissetmeme ve üçüncü dilim çikolatalı keki yememe...     Kızıyorum ama. İradesiz hissediyorum çünkü. Yalnızlık kaplıyor içimi. Her bir argümanla kırıp yıkıyorum umutları. Kırdığım her şey saçılıyor dört bir yana. Ben yokum adeta artık. Dönüp duran düşünceler var. Kendime biçip durduğum yargılar var. O kadar eksik hissediyorum ki her şeye karşı, belki de tam o an şimşekler çakıyor zihnimde. Dağıttığım her şey tek bir noktada toplanıyor.  Kendime karşı dürüst olma noktasında.     Çünkü eğer yabancısı olduğu şey kendi...

Einstein'ın Hiçbir Zaman Nobel Almak Gibi Bir Derdi Yoktu

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=cPLOlmysqZ4    Verdiğim kararların gölgesinde üşürken, birkaç dostumun güzel sözleriyle geçiyor üşümem.    Onlardan aldığım ilhamla yazmam gerektiğini biliyorum artık.    Bir kahve pişiriyorum, bu defa farklı bir metodla ve bir müzik açıyorum arkadan çalsın diye.    Perdeyi rüzgar havalandırıyor. O kadar  güzel ki hava. Her şey çok yerinde şu an diyorum içimden başlayabilirim artık gevezeliğime.     Küçük küçük adımlarla değişen büyük şeyler üzerine kafa yoruyorum şu son günlerde. İstikrar o kadar önemli ki insanın yaşamında. Bir anda değişmiyor hiçbir şey, bir anda sonuca varamıyoruz. Ama en kötüsü de sonucu düşünmekten ötürü bazı zamanlar adım atamaz hale geliyoruz. Sonuç neden bu kadar önemli yaşamlarımızda diye sormaktan alıkoyamıyorum kendimi. Oysa analiz edince insanlık tarihinde büyük sonuca varan eylemlerin sahiplerinin yolun en başında büyük sonuca varma amacı taşı...

Genellemeler

Resim
müzik önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=r7mTcZjehJk       "Kim ve ne olursa olsun," dedi, "yeryüzünde her insan, her zaman, dünya tarihinde başrolü oynar. Ve doğal olarak o bilmez bunu." demiş Paulo Coelho.       Bu sözü okuduğum an içimde kalan bütün umutsuzluklar siliniverdi. Bütün kaygılarım, bütün sıkıntılarım, bütün sorgulamalarım... Sonra da dünya tarihinde oynadığım başrolü düşünmek yerine, önce kendi hayatımda oynadığım başrolü düşündüm.        Olması gerekenlere uyamamıştım hiçbir zaman. Bu yüzden de delicesine acı çekmiştim. Bana zarar vereceğini bildiğim bu yüzden de sorgulamaktan vazgeçmem gerektiğini anladığım noktalar olmuştu hayatımda. Ama günün sonunda bir avuç topraktıysak neden vazgeçecektim ki sorgulamaktan? Ortada yanlış giden bir şeyler varsa bunları değiştirmek fark edenlerin görevi değil miydi? Bu yüzden de kısa vadede zarar görmeyi seçtim, sorgulamalarımdan vazgeçmeyi değil. Düşünce üretmeyi seçtim, kon...