Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

23 Nisan

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=CC5ca6Hsb2Q   Bugün 23 Nisan... İnsan düşünmeden edemiyor.   Geçip giden günleri, çocukluk düşlerini, o heyecanları...   Çocukluk insan yaşamının en güçlü çağı. Enerjinin en fazla olduğu ve yıpranmışlıkların en az olduğu çağ. İnsanın her şeyini değiştirmeye ve şekillendirmeye güç bulduğu yegane çağ. Belki de insanın hayatı olduğu gibi kabullenmeye eğilimlerinin en yüksek olduğu çağ.   Ama yetişkinler hayatı olduğu gibi kabul edemezken çocukların da büyüdükçe ve çocukluk çağı geride kaldıkça bu yetilerini yitirmekte olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.   Belki de 'hayatı olduğu gibi kabul etme' yi  de bize hatırlatacak güzel bir gün bugün.   Çünkü hayatı olduğu gibi kabul ettikçe birey haline geliyoruz. Birey haline geldikçe kendimize karşı sorumluluklarımızı gerçekleştirdiğimiz için ailelerimiz sağlamlaşıyor, ailelerimiz sağlamlaştıkça toplumumuz ve toplumumuz sağlamlaştıkça da ulusumuz sağlaml...

Sonsuza Kadar

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=BoPSvGb9H6k Falımdan bir bilet çıktı, filmin adı ‘al yazmalı’. Gören var mı? diye baktım; yoktu. Filmin sonu çok zordu. Kimse görmez, dedin usulca; yoktun, bırakamadım bulunca. Yağmur başladı halimi sorarken. İyiyim, dedim. Yalan söyledim. Hatırlar mısın geniş, ferah meydanları, Savaşsız ve sakin akşamları? Kafesteki bülbülleri, yamuk kesilmiş kâkülleri, Göğe baktıran balkonları? Hiç unutmadım, dedim ıslak. Gülümsedin ıslık çalarak. Hayal ettim bölüştüğümüzü bir ekmeği, Oturarak. El ele, diz dize ve göz göze bakışarak… Hiç ölmeden… Sonsuza kadar! Sonsuza kadar! Sonsuza kadar! Sonsuza kadar! Çıkardın cebinden bileti, çekerken elimden elini, “Vazgeçtim, bana yetmez artık. Kapadım o yara defterini.” Ve işte böyledir, küçük-kayıp; kısa-ayıp; yalan-yanlış bir aşkın hikayesi. Herkesi kandırır gölgesi. Öyle şarkılar var ki, insan içlerinde kaybolmak istiyor. Kalben'in Sonsuza Kadar'ı da benim için öyle. Aşka yazılmış, hayat...

Kendimize Yaptığımız Haksızlıklar

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=Nz3qE-NIFRA    Farkına varmak bu gezegendeki en değerli şey.    Kendi değerinin, kendi zihninin, kendi potansiyelinin farkına varmak. İnsan en çok başkalarının ona yaptığı haksızlıklarda kaybolma eğiliminde. Oysa kendimize yaptığımız haksızlıklar, en ama en kötüsü. En ama en zalimcesi. İnsan peki kendine nasıl haksızlık eder?    Kendi zekasını küçümseyerek, kendi hayatının sorumluluğunu almayarak, yapabileceklerinin ötesine geçmeyerek, kendi kendisinin değerini bilmeden yağmalanmaya izin vererek...    Güç kalbimizin tam orta yerinde.    Güç en önce kendimize karşı yaptığımız yanlışlara 'dur' diyebilmekte.    Güç, birbirimizin söylediği şeylere göre şekilleniyor olsak bile, kendimizi ilk önce belirleyecek olan kişinin yine kendimiz olduğunu bilmekte.    Güç, kendimize, olduğumuz kişiye, karakterimize sahip çıkmakta.    Kendimizin farkına varabildiğ...

Düş ince, Düşününce.

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=uVaG7dvT91s   İnsanlık tarihine bakınca insanı tek bir şey kurtarmış: O da düşünce...   Sayısız kriz, sayısız salgın, sayısız savaş... Her biri tane tane toplanmış bugün yaşadığımız gerçekliği oluşturmuş. Konforu normal sanan birkaç nesille son bulmuşken bu gerçeklik, işte yeniden değişiyor gerçeklik. Hayat durmuyor. Hayat olması gerektiği anda, olması gereken her şeyi bize sunuyor.   Değişebilecek miyiz? Bu sorunun tam cevabına ulaşabilmeyi tüm kalbimle isterdim. Bazılarımız için evet, bazılarımız için hayır olduğunu tahmin edebiliyorum ama bu cevabın. Değişim çok güzel sonuçlar doğursa da, konfor alanına sıkışmış biriyseniz delicesine sancılı olabilir. Üstelik hayat bir de sizi zorunda bırakıyorsa değişmeye, sancıya... Alışacağız kısacası. Sancıdan kaçsak bile alışacağız ve değişim kaçınılmaz olacak.   Şimdi komik geliyor geride bıraktıklarımız. Yaşarken de komik geliyordu bana gerçi. Tüm bu tüketim çılgınlı...

Düşünmek Ruhun Kendi Kendine Konuşmasıdır

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=e-mIa7bDnFs       Kendini görebilmek ve en sonunda da kendini kabullenmek bu gezegendeki en ama en zor şey. Saatlerimi düşünmeye ayırıyorum. Olguları birleştiriyorum,  ayırıyorum, olaylar açısından bakıyorum, kişiler açısından bakıyorum ve vardığım noktalar beni bana daha çok yaklaştırıyor. O kadar çok yalanlar söylüyoruz ki kendimize ve sorular sormaktan kaçıyoruz ki, kayboluyoruz. Kayboldukça da karşılaştığımız şeylerin içinde boğuluyoruz.      Hayat zor falan değil. Hayatın zor olduğunu söyledim defalarca hem içimden hem de dışımdan. Ama artık fark ediyorum ki insanın öğrenme süreci en zor olanı. Zor  öğrenebiliyoruz ve öğreninceye değin hayat zorluyor hissi oluşturuyor benliğimizde..      Hayatta da insanı aslında en çok kilitleyen ve zorluk hissini oluşturan duygu kibir. Hatta kibir bu gezegendeki en vahşi duygu. Üstelik günümüzde normalleşmiş ve hayatlarımızın en derinle...

İç Ses

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=oQZ50jEmLk8   Anların içinden geçiyor anlar ve o anların içinden ben. Durgun bir suda gibiyiz şu son günlerde. Bir virüsün kendisinden çok isminin gölgesinde...    Anlamaya çalışıyorum kendimi, ismimi, hayallerimi... Neyi istediğimi biliyorum aslında. Baktığım her yerde sevgiyi arıyorum. Hikayeler dışında gerçekten bir yerlerde sevgiyi ne zaman görsem ya da duysam kendimden daha iyi tanıyorum. İnsan en iyi en çok eksikliğini çektiği şeyi tanırmış.    İç sesim hep dürüst. Kendini bulabilmek için neredeyse her şeyi kaybetmiş birininki ne kadar dürüstse o kadar dürüst. Ve güzel şeyler de fısıldamayı seviyor bana. Hala aşka inanıyor mesela. Aşkın gücüne. Aşkın saflığına. Aşkın masumiyetine. Aşka dair söylediği her şeyin içinde kaybolmakla onlardan kaçmak arasında kalıyorum. Kaybolmak ağır basıyor.    Yorgunum da. İnsan belli bir süre sonra kendi kendisini sürekli motive etmek zorunda kalınca, yorgun...