İç Ses

müzik önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=oQZ50jEmLk8

  Anların içinden geçiyor anlar ve o anların içinden ben. Durgun bir suda gibiyiz şu son günlerde. Bir virüsün kendisinden çok isminin gölgesinde...
   Anlamaya çalışıyorum kendimi, ismimi, hayallerimi... Neyi istediğimi biliyorum aslında. Baktığım her yerde sevgiyi arıyorum. Hikayeler dışında gerçekten bir yerlerde sevgiyi ne zaman görsem ya da duysam kendimden daha iyi tanıyorum. İnsan en iyi en çok eksikliğini çektiği şeyi tanırmış.
   İç sesim hep dürüst. Kendini bulabilmek için neredeyse her şeyi kaybetmiş birininki ne kadar dürüstse o kadar dürüst. Ve güzel şeyler de fısıldamayı seviyor bana. Hala aşka inanıyor mesela. Aşkın gücüne. Aşkın saflığına. Aşkın masumiyetine. Aşka dair söylediği her şeyin içinde kaybolmakla onlardan kaçmak arasında kalıyorum. Kaybolmak ağır basıyor.
   Yorgunum da. İnsan belli bir süre sonra kendi kendisini sürekli motive etmek zorunda kalınca, yorgun düşebiliyor çünkü.
   'Yorulsam da korkmayacağım!' diye haykırıyor iç sesim en sonunda.
   Korkmayacağım. 'Kendim olmaktan, yazmaktan, üretmekten, çizmekten, hayallerimi kovalamaktan, sevmekten, aşktan ve ölmekten korkmayacağım.'
   Gerçek gücün cesaret etmekte olduğunu tüm kalbimle biliyorum çünkü. Ve cesaret insanın her an yanında taşıması gereken bir mücevherden farksız. O yüzden de kendine inanma cesareti göstermek bir insanın kendisine verebileceği en güzel hediye.
    Bu yazıyı kendine inanma cesareti gösteren ama çevresi o cesareti kırmaya meraklı bir sürü insanla dolu ruhlar için yazdım.
    Yalnız değilsiniz. Çevreniz içinde yalnız hissettiğinizi biliyorum. Bazen hayallerinizin, bazen kalbinizin lime lime edildiğini, bazen umutsuzluğa düştüğünüzü, hele de şu bireysel özgürlüklerin kısıtlandığı günlerin ne kadar hırpalayıcı olabileceğini tahmin edebiliyorum. Ama insan cesaret edip peşine düşebildikçe, kalben inandıklarını hayatına geçirebildikçe kendisine adım adım yaklaşabiliyor. O yüzden vazgeçmeyin. Zihninizin, kalbinizin, ruhunuzun ışığından asla vazgeçmeyin. Çünkü bin kez bile sönse o ışık ya da yürüdüğünüz yolda bin kez bile düşseniz, bin birinci kez ışığın yanmayacağını ya da bu defa düşmeden ilerlemeyeceğinizi nereden biliyorsunuz?
   Neşe ve sevgiyle kalın. 
                                                                                                                   
                                                                                                                DİLARCE


 
 
   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dualite: İçimdeki Orman

Cesur Yürek

Mavi ve Anka Kuşu