Dergi Önerisi ve Bir Bakış

müzik önerisi:https://www.youtube.com/watch?v=6tJY73PaGqE

   Güzel ve anlamlı bir şeyler gördüğümü hissedince içimde heyecan kıvılcımları çakıyor. Öyle güçlüler ki bazen, dört bir yana saçılsın istiyorum. Her yanı sarsın.
   National Geographic Türkiye'nin Kasım sayısı da üzerimde aynı etkiyi yaptı. Bu ayın ana konu başlığını  'Türkiye'de Kadın 200 Yıllık Mücadelenin Öyküsü' olarak belirlemişler. O kadar güzel noktalara değinmişler ki, bazı kısımları sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim.
 
  


Mesela altta fotoğrafını gördüğünüz 30.sayfada,  Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması'nın verilerine değinilmiş.  Bu verileri gerçekten içinde bulunduğumuz tabloyu gözler önüne seriyor.
   


Genel olarak sayıyı altı soru üzerine dizayn etmişler ve toplumda çok güzel etkiler oluşturan kadınların bu sorulara verdikleri cevaplarla hikayelerini anlatmışlar. Belki de bu sorular hepimizin kendisine de sorması ve cevaplaması gereken sorular:


İlk soru 'Günümüzde kadınların karşılaştığı en büyük güçlük nedir?. Bu soruya her birimizin cevabı değişebilir. Ama Canan Dağdeviren gibi güçlü bir  ismin cevabı bu yönde.


İkinci soru 'Aştığınız en büyük engel nedir?'. Buna cevap veren Sümeyye Boyacı benim de çok ilham aldığım bir isim. Engellerine rağmen başardığı şeyler mükemmel. Peki ya sizin 'Aştığınız en büyük engel nedir?'


Üçüncü soru ise 'Sizin için dönüm noktası olan 'an' neydi?' Hepimizin hayatlarında dönüm noktaları var. Ama Nuray Karaoğlu'nun verdiği cevap beni çok etkiledi. Çünkü değişimi başlatan dönüm noktaları insanlık adına çok önemli.


Dördüncü soru ise 'Önümüzdeki 10 yıl içerisinde neyin değişmesi gerekiyor?'
Buna verilen cevabı da çok sevdim. Ama soruyu daha çok sevdim. Gerçekten de 10 yıl içerisinde neyin değişmesi gerekiyor? Bunun için nasıl adımlar atabiliriz?


Beşinci soru ise 'En güçlü yönünüz nedir?' . Bu hepimizin kendinde irdelemesi gereken güzel bir soru. Güçlü yönlerini bilmenin insanın en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri olduğunu düşünüyorum.


     
            Son ve altıncı soru ise 'Günümüzün genç kadınlarına öneriniz nedir?' Bu da gerçekten            çokça sorulması gereken ve geliştirilebilir cevaplarına ihtiyaç duyduğumuz bir soru. Herkesin 
buna olan cevabı değişebilir. Ama benim cevabım kesinlikle 'bir objeden ibaret olmadıklarının farkındalığını içselleştirmeleri' olurdu. Buradaki cevabı da destekliyorum.


Derginin bu sayısını kesinlikle edinmenizi ve okumanızı tavsiye ediyorum. Ufuk açan bilgilere, hele de bize farkındalık katıyorlarsa çok ihtiyacımız var. 'Kadın' konusu çok ama çok önemli bir konu. Hem ülkemizde, hem de dünyada. Bu anlamda çok düşünmemiz gerektiğini hissediyorum. Kadın toplumun mimarı çünkü. Oysa maalesef ki hemcinslerim bile bazen toplumda neyi etkilediğini fark edemiyor. İlk önce 'obje' ve tüketim malzemesi haline getirildiğimiz bu düzenden bir çıkmamız gerekiyor. Bundan da çıkabilmenin yolunun kadınların sağlam duruşuyla sağlanabileceğini düşünüyorum. Katkısı olsun. 
Neşe ile kalın.

Dilarce.




Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dualite: İçimdeki Orman

Resim
 müzik:  https://youtu.be/-sWnEWpS_fA?si=aEQjL1fzVBnQo2a5  Uzun süredir sizlerle yazı paylaşmadığımı fark ettim. Zaman herkesten güçlü... İlhamı yaymak da.  Dünya tüm acı dualitesiyle bizi kendimizle yüzleştirirken ve ilk yetişkinlik hayatının gerçeklerini yaşarken insan kendi içindeki neşeyi ve başladığı noktayı unutabiliyormuş. Pandemi, deprem, global ekonomik kriz, başlayan ve devam eden savaşlar derken, herkesin dengesi bir şekilde bozulmuş durumda. Bu bireylerin de elinde olan bir şey değil. Kollektif bilinçte artarak çoğalan bir kirlenme, öfke ve vahşileşme dürtüsü. Canımı yakan tüm bu farkındalıkları da bir kenara atmam gerektiğini biliyorum.  Gezdim, gördüm, yaşadım ve günün sonunda kendime yaptığım yatırım ve içimdeki inanç olmasa bu dualitede tamamen yok olabilirdim.  Ama olmadım ve bu yazıyı yazabiliyorum. Bu yazıyı okuyan çoğunuzun da başına belki de benimle aynı, dualitenin içinde yok olma duygusunu oluşturan, farklı olay örgüleriyle ve kişiler...
Devamı

Cesur Yürek

Resim
 müzik önerisi:  https://youtu.be/gt4-lTrkYuE?si=1fskFeA1MytbjT9p Hayatın bir sürü ironisi içerisinde yine gelen ilhamla birlikte yazmak en güzel çare. Bana gelen bu ilhamı paylaşmak.  İkiyüzlülüğün normal karşılandığı bu çağda, gerçekleri söylemek 'Cesur Yürek' olmayı gerektiriyor. Ben artık bunu anladım. Peki ben neden cesur yürek olmayı seçiyorum? Ve sizler neden cesur yürek olmayı seçmelisiniz. Anlatıyorum: İnsanlar kendi söyledikleri yalanlara bile inanırlarken, şunu unutuyorlar hayat etkinin tepkisi ve günün birinde yaptıkları bu ikiyüzlü seçimler onların karşısına adım adım yığılacak. Çünkü insan en büyük yalanı aslında hep kendisine söyler. Herkesi mutlu etmeye çalışan, günün sonunda en büyük yalancı ve aslında kendisine de yabancıdır ya da yabancılaşmıştır da. Vicdansızlık da aslında bu noktada başlar. Çünkü her kalıba girmeye çalışanlar olsa olsa omurgasız canlılardır. Mesela yılanlar her köşeye ve deliğe girebilirler :) Hayatınızı omurgasız varlıklardan arındır...
Devamı

Mavi ve Anka Kuşu

Resim
 müzik önerisi:  https://youtu.be/WIh2mNWsz4Q?si=_sPsp_jen_8Fy7ZY Ansızın gelen ilhamı çok seviyorum. Bu yüzden de hemen bunu yazıya dökmem gerektiğini hissettim. Hayatın iniş çıkışları içerisinde yavaşlamayı seçtiğim bir dönem atlatırken, 'Mavi' bana ilham oldu. Yeni aldığım fırçalarım ise en büyük dostum. Dört tane mavi kağıt boyarken kendimi yeniden doğuyormuş gibi hissettim. Sanatla uğraşmanın en güzel yönü de bu işte. İnsan, devinimler içerisinden fırçasıyla çıkabiliyor. Bunu yaparken de kolaylıkla ilerliyor.  Burada aktarmaya çalıştığım ilham ise benim 'Mavi'ye boyadığım kağıtlarımla yaşadığım akışı sizin de birçok farklı alanda kendinize yaşatabileceğiniz gerçeği. Hayatta bizi heyecanlandıran ve mutlu eden şeyleri yaptıkça yeniden doğuyoruz çünkü. Üstelik tüm zorlukları ve akıp giden zamana rağmen. Bu bana çok mucizevi geliyor. Bu yüzden de dört kağıdıma tam dört tane 'Anka Kuşu' çizeceğim.  Bu kuşları da küllerinden doğmaktan korkmayan, hayatın içerisind...
Devamı