Kayıtlar

Temmuz, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hodie Mihi, Cras Tibi

Resim
müzik önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=3kuFzjkUcLw   Başlığı özenerek seçtim. Kaynağı bilinmeyen latince bir söz. 'Hodie Mihi, Cras Tibi.' İngilizcedeki anlamıyla 'what goes around, comes around' diyebiliriz, Türkçe'de ise 'ne ekersen onu biçersin' .    Dolaylı bir deneyim üzerinden bu sözün anlamını içselleştirdim. Ve dursun istedim zaman. Bir an dursun. Kıpırdamasın yapraklar, rüzgar esmesin, kimse nefes almasın, sular akmasın, otobüs seferleri dursun, uçaklar uçmasın, trenler gitmesin, ben durayım, herkes dursun, zaman da dursun.   Öyle şeyler var ki hayatta, bir anda oluveriyor.   Adına kriz diyoruz ya da başka adlar takıyoruz. Kocaman adamlar küçücük çocuklara dönüşüveriyor, küçücük çocuklar kocaman insan gibi davranmak zorunda kalıyor, dostlar düşmanlar, aşklar hayal kırıklıkları her şey birbirine karışıyor.    Didem Madak'ın şiiri geldi aklıma hemen: Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca    Alt katında uyumayı bir ...

Kalp Körleri

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=vsWkXGMonKg   Şems der ki :  “Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?”      Öyle bir noktaya geldim ki, bildiğim her şey yalan oldu. Öyle bir noktaya evrildi ki hayatım köprüden önceki son çıkıştayım. Bir insanın hayatının ekseninin kayması, dünyanın ekseninin kaymasından daha az korkunç sonuçlar doğursa da yine de ürkütücü.      Ama risk almaktan da, inandığım şeyler uğruna savaşmaktan da korkmuyorum.     Çünkü öyle insan yüzleriyle karşılaştım ki bugüne kadar, bu gezegende hiçbir şeyden tam olarak emin olunamayacağını öğrendim. Kurumlar değildi bizi koruyan şey,  insanlar olamazdı sığınılması gereken limanlar, bir yerlere kaçmak da çözümü getirmiyordu. Arkanda bıraktığın şeyler, peşinden ne olursa olsun geliyordu. İlk aşkın, ilk hayal kırıklığın, ilk görmezden gelinişin, ilk ayrılıkların, ilk ...

Karanlık Yan

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=hyUhEjtlDLA Neden bu kadar zordu bu gezegende, tutunabilmek? Neden insan kendine bu kadar kördü? Neden kendini göremiyordu? Başkalarında aradığı her şey, kendinde başlar ve kendinde biterken neden farkına varamıyordu? Ve neden en sonunda kendi kendisine kaybolduğu duyguları başkalarına yansıtıp onların dünyasını karartmayı seçiyordu? Kötü yansımalara maruz kalmış varlığım, sorular da sormak istemiyor artık. Sadece, anlasalar keşke şu insanlar diyor. Anlasalar. Kendilerinde başlayıp, kendilerinde bitiyor her sorun. Her problemin cevabı aslında kendilerinde saklı. Sırf bunu öğrenebilmek için belki de hayatın içinde bedenleniyoruz. Belki de isyan edip durduğumuz ve kararttıklarımız aslında anlaşılması gereken sivri yanlarımız. Kendimize dair keşfetmemiz ve belki de düzeltmemiz gereken karanlık yanlar. Ama sahi kaç insan kendi karanlık yanlarıyla yüzleşebilecek kadar cesur? Kaçımız onlara meydan okuyup değişmek için çabalayacak...

Kitkitlenme

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=jQtF4A2Kn2E  Kendimce oynadım yine kelimelerle. Yeni bir şey uydurdum 'kitkitlenme'.  Canım o kadar yanıyor ki bazen. Üretimim bile duruyor. Günlerdir bir şey çizemiyorum. İlhamla dolup taşan, coşan ben merkezimden koptum. Üstelik kendini ve haddini bilmez biri yüzünden.   Böyle durumlarda ne yapmalı insan? Kalbinin kırılmasının ötesinde, kalbi yüzlerce parçaya ayrılınca ne yapmalı?     Sıkıldım artık...    Anlam yağmacılığından, içi ve altı boş yargılamalardan, karaktersizliklerden, sadece üç beş lafla hareket eden birtakım hadsizlerden çok sıkıldım. Normalde beni durdurmalarına asla izin vermezdim. Çünkü insan her koşulda üretmeye, çabalamaya devam edebilir. Her koşulda hayatını anlamlarla doldurabilir. Kitkitlenmeme sebep olan şey aslında üzerime çöken hayal kırıklığıydı. Çünkü yanlış insana gereksiz bir sevgi beslemiş ve gereksiz bir şekilde özen göstermiştim. Oysa insan hak eden kişiye ver...

“Non est ad astra mollis e terris via"

Resim
müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=dfwe5LiSBe0   “Non est ad astra mollis e terris via" diye başlamak istedim bu yazıya, Seneca'ya ait olan bu söz ''Yeryüzünden yıldızlara kolay bir yol yok.'' anlamına geliyor.     Yaşamın içinde de sürekli olarak kısa ve kolay yolların peşindeyiz. CV'lerimizin içini bizi kolayca parlatacağını düşündüğümüz verilerle doldurup duruyoruz, sırf bizi yükselteceğini bildiğimiz şeylere yönelip bazen kendi varlığımızı çiğniyoruz. Deneyimlerimizin içini nelerle ve kimlerle dolduracağımıza buna göre karar veriyoruz. Hatta belki de yolun başında neden yola çıktığımızı bile unutup duruyoruz.     Oysa hayat pratik çözümler silsilesi değil ki. Hayat kısa yoldan parlama ve parlatma sanatı değil ki. Hayat aslında adım adım kendini keşfetme ve kendine ulaşma çabası. Yukarıda bahsi geçen Seneca'nın sözünde de olduğu gibi ne yeryüzünden yıldızlara kolay bir yol var, ne de hayatta kendine ulaşabilme konusunda.   ...