Yol.
müzik önerisi: https://youtu.be/wXhMqDotfLk
Yazmak ve rahatlamak...
Bu hayatta yaşadığım şeylerin toplamında ve dönüşümünde bir an geliyor ve sadece durmam gerektiğini biliyorum.
Duruyorum.
Evreleri var insanın. İlk önce deli bir açlıkla etrafta ve insanlarda cevapları aradığı bir evre. Sonra cevapların hepsinin kendinde gizli olduğunu anladığı bir evre.
Kurnazlığı zeka sananlar genelde ilk evrede takılı kalıyor. Durak durak gezerken kendine yabancılaşıyor. Ruhunu, kalbini ve duygularını unutuyor. Başkalarının fikirlerinin, zihinlerinin, enerjilerinin koleksiyoncusu oluyor.
İkinci evreye geçenlerse kendi halinde yaşamayı tercih ediyor. İnsanların birer durak değil, varoluşun diğer parçaları olduğunun bilincine varıyor. Böylece her an yeni bir doğum, her an yeniden bir dönüşüm yaşayabiliyor. Dolayısıyla sancılı olsa da, bu hayatı kendi 'gerçeklik' algısına yabancılaşmayanlar en güzel şekilde yaşayabiliyor.
Şimdi dönüp bakıyorum. Gelene, geçene, olana bitene...
Gülümsüyorum.
Bu hayat bir göz kırpması kadar süren bir illüzyondan başka bir şey değilse, bu neyin hırsı, bu neyin öfkesi, bu neyin kontrol deliliği?
Evren bu kadar genişken, bu nasıl bir vizyon darlığı?
Ne zaman birbirimize parazit gibi yapışmaktan vazgeçeceğiz? Ne zaman maskelerle yaşamayı bırakıp hakiki özümüze bakmayı deneyeceğiz? Ne zaman çevremize ve kendimize zarar vermekten vazgeçip, 'insan' olmak nedir onun üzerine düşüneceğiz?
Ölmekten ve ölümden sonra ne ile karşılaşacağımızdan hiç mi korkmuyoruz? Ya taşıdığımız potansiyele tamamen yabancılaşmışsak?
Düşünsek mi?
Neşe ve Sevgiyle Kalın!
DİLARCE.
Yorumlar
Yorum Gönder