Teşekkürler Virüs!
müzik önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=5JcOw0cuAus&list=RDX6bB0IjFSqM&index=24
Değişik evrelerden geçiyor insan. Kendisini özüne yaklaştıran ya da özünden uzaklaştıran. Onun bütün ruhuna enerji veren ya da onun tüm ruhundan enerjiyi geri çeken. Doğuyor, ölüyor, yaşıyor, kendine sorular soruyor, cevapları buluyor...
Hangi evresindeyim hayatımın bilemesem de ve hiçbir zaman tam olarak bilebileceğimi kabul etmesem de, farklı duygular içindeyim. Kendime ve varlığıma yaptığım haksızlıkları düşünüyorum. Üstelik keşke sadece ben bunu kendime yapıyor olsam. Birçoğumuz bunu yapıyoruz. Durmak istiyorum ama. Uzunca bir durmak.
Yoruldum çünkü.
Sürekli olarak savunma duygusunda yaşamak zorunda hissettiğim bir dünyada yaşamaktan yoruldum. Özgür kalmayan duygularımın gölgesinde yaşamaktan, sürekli koşturmaktan ve olayların hep sonunu düşünmek zorunda kalmaktan yoruldum en çok. Belki de durmak zorunda kalmasam, şu virüs gelip kapıya çatmasa, böyle olmayacaktı. Neden koştuğumu bile unutmuşum. Sadece koşuyormuşum. Savunmada... Vadesi geçmiş bir sürü duygunun istilasında.
Biliyorum ki bu konuda yalnız değilim.
Vadesi geçen duygular insanlığın temel sorunlarından biri bile olabilir. Hatta modern zamanlara rağmen kontrol altına almayı bir türlü öğrenemediğimiz yegane şey... Çocukluktan kalan bir hayal kırıklığı da olabilir, travma da, şiddet içeren bir anı ya da alınmayan bir çift oyuncak da. Ne olduğunun hiçbir önemi yok, nasıl hissettirdiği önemli. Ve o hislerin üzerimizdeki ağırlığı.
Karar verdim ama artık. Daha fazla hayatımda vadesi geçen duyguya yer yok. Bu satırları okumaya devam ediyorsanız lütfen daha fazla sizin de olmasın. Atalım, kurutalım, yakalım. Savunmasız hissettiğimiz için saldırıya geçtiğimiz her anı, sırf düşünmemek için koşturduğumuz her saati, içimizde tuttuğumuz her gözyaşını serbest bırakalım. Ve özgürleşelim...
Çünkü özgürleşmedikçe vadesi geçmiş duygularla başkalarının kabulünü alabilmek adına atılan her adım, öğrenilen her bilgi ve kazanılan her para zehirli olma potansiyeli taşıyor. Kendi özümüzü zehirleme, kendi varlığımızı değersizleştirme potansiyeli taşıyor.
'Sevgi' ye, en çok da kendimizi sevmeye ihtiyacımız var.
52 kilo olup da 48 kilo olmadığı için kendini ve bedenini zorlayanları da gördüm , 100 sorudan 99'ını yapıp 1 tanesini yapamadığı için ağlayanını da, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için her yalanı söylemeye hazır ruhları da...
Sevelim. Kendimizi bütünüyle sevelim. Modern dünyanın dayattığı gibi kendimizi sevmek için kendimizi değiştirmek zorunda değiliz. Ama kendimizi sevdiğimiz için kendimizi geliştirebiliriz.
O zaman size bir soru:
'En son sırf kendinizi sevdiğiniz için hangi yanınızı geliştirmek istediniz?'
Neşe ve sevgiyle kalın!
DİLARCE
Değişik evrelerden geçiyor insan. Kendisini özüne yaklaştıran ya da özünden uzaklaştıran. Onun bütün ruhuna enerji veren ya da onun tüm ruhundan enerjiyi geri çeken. Doğuyor, ölüyor, yaşıyor, kendine sorular soruyor, cevapları buluyor...
Hangi evresindeyim hayatımın bilemesem de ve hiçbir zaman tam olarak bilebileceğimi kabul etmesem de, farklı duygular içindeyim. Kendime ve varlığıma yaptığım haksızlıkları düşünüyorum. Üstelik keşke sadece ben bunu kendime yapıyor olsam. Birçoğumuz bunu yapıyoruz. Durmak istiyorum ama. Uzunca bir durmak.
Yoruldum çünkü.
Sürekli olarak savunma duygusunda yaşamak zorunda hissettiğim bir dünyada yaşamaktan yoruldum. Özgür kalmayan duygularımın gölgesinde yaşamaktan, sürekli koşturmaktan ve olayların hep sonunu düşünmek zorunda kalmaktan yoruldum en çok. Belki de durmak zorunda kalmasam, şu virüs gelip kapıya çatmasa, böyle olmayacaktı. Neden koştuğumu bile unutmuşum. Sadece koşuyormuşum. Savunmada... Vadesi geçmiş bir sürü duygunun istilasında.
Biliyorum ki bu konuda yalnız değilim.
Vadesi geçen duygular insanlığın temel sorunlarından biri bile olabilir. Hatta modern zamanlara rağmen kontrol altına almayı bir türlü öğrenemediğimiz yegane şey... Çocukluktan kalan bir hayal kırıklığı da olabilir, travma da, şiddet içeren bir anı ya da alınmayan bir çift oyuncak da. Ne olduğunun hiçbir önemi yok, nasıl hissettirdiği önemli. Ve o hislerin üzerimizdeki ağırlığı.
Karar verdim ama artık. Daha fazla hayatımda vadesi geçen duyguya yer yok. Bu satırları okumaya devam ediyorsanız lütfen daha fazla sizin de olmasın. Atalım, kurutalım, yakalım. Savunmasız hissettiğimiz için saldırıya geçtiğimiz her anı, sırf düşünmemek için koşturduğumuz her saati, içimizde tuttuğumuz her gözyaşını serbest bırakalım. Ve özgürleşelim...
Çünkü özgürleşmedikçe vadesi geçmiş duygularla başkalarının kabulünü alabilmek adına atılan her adım, öğrenilen her bilgi ve kazanılan her para zehirli olma potansiyeli taşıyor. Kendi özümüzü zehirleme, kendi varlığımızı değersizleştirme potansiyeli taşıyor.
'Sevgi' ye, en çok da kendimizi sevmeye ihtiyacımız var.
52 kilo olup da 48 kilo olmadığı için kendini ve bedenini zorlayanları da gördüm , 100 sorudan 99'ını yapıp 1 tanesini yapamadığı için ağlayanını da, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için her yalanı söylemeye hazır ruhları da...
Sevelim. Kendimizi bütünüyle sevelim. Modern dünyanın dayattığı gibi kendimizi sevmek için kendimizi değiştirmek zorunda değiliz. Ama kendimizi sevdiğimiz için kendimizi geliştirebiliriz.
O zaman size bir soru:
'En son sırf kendinizi sevdiğiniz için hangi yanınızı geliştirmek istediniz?'
Neşe ve sevgiyle kalın!
DİLARCE
Yorumlar
Yorum Gönder