İlişkiler Manifestosu: Hepimize Yalan Söylediler

müzik önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=lqJlWdfl-Y4

 Hem birazcık nostalji yapmak istedim hem de bugün yazacağım konuyu hakikatlerden seçmek.
 Bana yalan söylediler şarkısının sözleriyle başlamak istiyorum o yüzden:

Bir aleme indim yalnız, 
Yerde toprak, gökte yıldız. 
Bir yan susuz bir yan deniz. 
İki el, bir baş verdiler, 
Bir çift göz ağlar da güler. 
Dört bir yanda benim gibiler. 
Doğru söz içinmiş diller, 
İşte kalbin sev dediler. 
Bana yalan söylediler, 
Bana yalan söylediler; 
Kaderden bahsetmediler. 
Varsın böyle geçsin ömrüm, 
Neşeyle dolsun bari her günüm. 
Hani benim sevdiklerim? 
Hani gönül verdiklerim? 
Hasret gider, ben giderim.


   Genellemelerden sıyrılalı uzun zaman oluyor. Ama son dönemde karşılaştığım birkaç olay üzerine bir şeyler yazmak mecburiyetinde hissettim kendimi.
    Toplumumuzdaki erkeklerin de, kızların da genelinde kronik dengesizlik mevcut. Çünkü birey olduğumuzu kabul edememiş durumdayız ve bizlere yıllardan beri empoze edilen ihtiyaçlarımızı birbirimiz üzerinden gidererek dengeye ulaşacağımız gerçeği de doğru değil. İlişkilere dair acılarımızın kaynağında karşımızdaki kişiyle ilgileniyormuş gibi yapıp, kendi ihtiyacını çektiğimiz şeyi onun üzerinden gidermeye çalışmamız yatıyor. İhtiyacımızı başka bir yerden karşılayabilme ihtimali görünce de, karşımızdaki kişinin duygularını düşünmeden ilgimizi çekiveriyoruz ve bu yaşamın yanında duran bir eylem değil. Çünkü karşınızdaki kişiyi tanımaya çalışmadan önce, kendinizi tanıma yolculuğunda ilerlemeniz gerekiyor. Karşınızdakinin iç dünyasına dalmadan evvel, kendi iç dünyanıza derin bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Karşınızdakinin zaaflarını öğrenmeye çalışmadan evvel, kendi zaaflarınızı keşfetmeniz gerekiyor. Ve karşınızdaki insandan dürüstlük bekliyorsanız, en önce kendinize karşı dürüst olmanız gerekiyor. 
    Başkaları değil, en önce ilgilenilmesi gereken kişi kendimiziz. Çünkü mezara yalnız giriyorsak en başta kendi kendimizin hayatının aşkıyız. Ve hayatımıza giren kişiler, hayatın anlamı değil, hayatın anlamını beraber bulduğumuz, hayatı beslediğimiz kişilerden olmalı. Bu bir yolculuksa, üzerine binecek merkep değil, aynı yolda yürüyecek yoldaşlar lazım. İhtiyaçlar üzerine değil, ilerlenecek yollar üzerine ilişkiler kurduğumuz zaman, sağlamlaşacağız. Acılar tükenecek. İhanetler, terk edişler, haksızlıklar azalacak. 
    Çünkü günün sonunda kendimizi seçebilecek kadar olgunlaşmış olacağız. 
    Çünkü günün sonunda kendimize ihanet etmiyor olacağız.
    Çünkü günün sonunda kendi hayallerimizi, özümüzü terk etmiyor ve kendimize haksızlık etmiyor olacağız. 
    Neşe ile kalın.




   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dualite: İçimdeki Orman

Cesur Yürek

Mavi ve Anka Kuşu