Diken ve Pamuk

müzik önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=rJ8PFhfoa7Q

 Bir gün geliyor bütün umutların havaya karışmış toz bulutu olmuş. Yalnızsın, kendi gölgenden kaçmayı düşünebilecek kadar yalnızsın. Kaybolmayacağım diye haykırmışsın çılgın kalabalıklara ama çoktan kaybolmuşsun bile. Boğuluyorsun ve. Kendi oluşturduğun gerçeklik mi seni boğan şey yoksa varlığın mı onu bile bilmiyorsun. 
   Böyle anlarda mı olur gerçek doğum? Yoksa böyle anlarda mı belli eder karakterin kendisi varlığını?  Anladıkça rahatlaması gerekmez mi zihnin, neden ben anladığımı hissettikçe daha çok karışıyorum?
   Kaçamazsın demek geliyor içimden kendime. Kaçamazsın. Kendinle yüzleşmen gereken yanlardan kaçamazsın. Kendi sert dikenlerinden kaçamazsın. Kafanın karışmasının nedeni belki de tam da budur diyorum.
   Bu gezegende kendine yalan söyleyebilen tek tür olduğumun bilincine yeniden varıyorum. Ve karışıkların kökenini buluyorum.
   Bir önemi yok deneyimlerin.
   Kendine doğruları söyleyebilecek cesareti bulabildikten sonra, deneyimlerin hiçbirinin bir önemi kalmıyor. Kim kalbimi kırmış, kim duygularımla oynamış, kim yağmalamış ve kim umursamadan geçip gitmiş bir önemi yok. Kim fikirlerimi çalmaya kalkışmış, onları yargılamış, kim hakiki olmayan şeyleri hakiki olarak göstermeye çalışmış, kim zamanımı çalmış bir önemi yok. Çünkü insan belki de kendi türünün aşağılık yönlerini ve kendisindeki zaafları deneyimlemek zorunda ki dikey bir gelişim gösterebilsin. Belki de hayat insana böyle deneyimler sunuyor ki, insan anlasın ve türünün kötü bir örneği olmasın, varoluş nedenlerini kavrayabilsin.
    Bütün deneyimlerin içinde hayat bana ayna tutmuş işte onu anlıyorum. Pamuktan sanarken kendimi, o kadar çok dikenim varmış ki içimde, onların her birinin kendime batması ve fark edişlerim hayatın hediyesi bile olabilir.
     Acıyla büyüyoruz. Acıyla uyanıyoruz.
     Ama insanın adım adım kendisini keşfetmesinden daha zevkli bir şey var mı bu dünyada?
     Böyle düşündükçe öfkem azalıyor.
     Dikenlerim, onları her fark edişimde yok oluyor.
     Evrilmek belki de pamuk kadar hafiflemek demektir.
     Kim bilir?
     Neşe ile kalın...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap İncelemesi:Afrikalı Leo

Mavi ve Anka Kuşu

Umut Uyanık İnsanların Rüyasıdır