Tek Çizgi

müzik önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=RsEoX0FbETI

  'En güçlü iki savaşçı, zaman ve sabırdır.' demiş Tolstoy. Çok güzel demiş de, böyle bir çağın içinde o kadar zor ki zamana yenik düşmemek ya da sabırla harekete geçmek.
  Hele de hayatın içinde kaybolma tehlikesi geçiren biriyseniz.
  Eskiden anlayamazdım renkleri solan insanları. Vazgeçenleri, korkup kaçanları ve kendine yalan söyleyip duranları... Anlayamazdım.
  Şimdi anlıyorum.
  Deneyimleri ne kadar ağır olursa olsun bir insan asıl özünü unutunca kaybolmaya başlıyor.
  Özünde yatan şey, insanın kalbini en çok huzurla dolduran şey. Onu başlatan ve bitiren şey. Sebepleriyle belki de sonunda varacağın sonuçları. Onu kapsayan şey. O şeyi ona başkası bulduramaz ve.  
  En acısı da çok az insan özünü hatırlayarak yaşamaya devam edebiliyor.
  En acısı da her deneyimin sonunda yapayalnız insan aslında. 
  Bunu her defasında anlamak, insana kafasına balyoz yemişçesine acı verse de belki de özünü hatırlamak için bir neden de veriyordur.
  Geçecek demeli insan. Her defasında geçtiği gibi bu da geçecek. 
  Hatta kalp monitörleri bile tek çizgi olunca ölümü ya da ona yakınlığı anlatıyorken, hayatın bu kadar inişli çıkışlı olması hala daha yaşadığımızın ve umudun varlığını temsil ediyor.
   Öyleyse cesaretini de eline alıp yüzleşmeli insan. Kaçtıklarıyla, kendisine söylediği yalanlarıyla, umursamadıklarıyla hesaplaşmalı. 
   Ve bence hiçbir insanın hikayesi birbirinden fazla ya da birbirinden eksik değil.
   Neden mi?
   Çünkü yolunu kaybolmadan bulmuş bir insan yolunu bulmuş sayılmıyor.
   Hiç kaybetmemiş biri kazanmanın tadının ne olduğunu asla tam olarak hissedemiyor.
   Terk edilmemiş biri terk etmenin ne demek olduğuna yabancı.
   Sevgisizlik görmemiş biri, sevginin nasıl değerli olduğu bilgisinden mahrum.
   Başarısızlığı tatmamış biri, onun zalimliğinden uzak olsa da, ne kadar iyi bir öğretmen olduğunu bilmiyor.
   Ve hayat bunları insana anlatmak için sürekli olarak tetikte. Bunları anlatmadan kolay kolay hiçbirimizin peşini bırakacağını da düşünmüyorum. 
    Hem kaybolsak bile hatta kozamızın içine saklansak bile bulur, çıkarır o bizi.
    Bu kadar sözden sonra cesaretim artık tam olarak avucumun içinde. Peki ya sizin?
    Neşe ile kalın...

   

   
   
   
  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dualite: İçimdeki Orman

Cesur Yürek

Mavi ve Anka Kuşu