Hazırlanmak

başlamadan evvel müzik önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=_Pv5CLDA7wg

Hayat bizi zorladığında aslında bir şeyler anlatmak istiyor derler ya hep.
21 yıllık hayatımın tamamında ne zaman çıkmazlar gelse karşıma, ne anlattığını anlayabilmek adına çabaladım hep. Ve bu çabanın sonunda kendine kızmaya başlıyor insan. Duygularıyla savaşıyor. Hayal kırıklıklarıyla özellikle.
Ama uzun zamandır ilk kez şunu fark ettim. Bütün bu savaş, bütün bu mücadele algılarımızla alakalı esasen. Eğer biz hayal kırıklığını çoğaltıyorsak, hayal kırıklığının bir emsali haline geliyoruz. Eğer biz umutsuzlukla harekete geçiyorsak hayatımızı umutsuzluk kaplamaya başlıyor. Eğer hazır olmadığımız bir şeye kendimizi hazırız diye kandırıyorsak, hayat bizi savuruyor.
Öyleyse hazırlanmak gerek. En başta hazır olmak gerek. Bunun için de eksikliklerimizi ve hayatın gerçeklerini göz önünde bulundurmak gerek. Bir tohum olarak yola çıkıyorsak yolun en başında, bir anda ağaca dönüşemeyiz. Meyve verebilmek için belirli süreçlerden geçmek gerek. Ve sürecin kendisinin de ne kadar değerli olduğunu anlamak...
 Hatta belki de hayat bizleri böyle deniyordur. Bizler acelecilikle sadece sonuçlar üzerine düşünürken, belki de süreçleri öncelik haline getirip beslemekte gizlidir hayatın anahtarı. Hazırlanmakta... Hazırlanmak için neye ihtiyacın olduğunu ve neye ihtiyacın olmadığını belirlemekte. Şimdiye kadar yaptığın bütün hataların kökenini anlayıp zaaflarını çözümlemekte. Kendini bilmekte. Dolayısıyla haddini bilmekte. Ve her ne olursa olsun kendi algını yönetebileceğini, dolayısıyla aslında kendi gerçekliğinde yaşadığını fark etmekte.
 Başkaları ne düşünürse düşünsün, başkaları ne yapmak isterse yapsın, kendi yolundan ilerleme cesaretini göstermekte. Ama bunu Don Kişot gibi değil, adım adım düşünerek, özenle hazırlanarak yapmakta.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dualite: İçimdeki Orman

Cesur Yürek

Mavi ve Anka Kuşu