Biz Kadınlar
başlamadan evvel müzik önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=kG9KSWYg-Jc
Kendini seçebilmenin zorluğunda, eski bir aşkın gölgesinde ve belki de beni bekleyen her şeyin eşiğinde duruyorum bu aralar. Kanatları kırılmış bir kuş gibi hissetmekten alıkoyamasam da kendimi, hayatın vermekte olduğu dersleri teker teker anlamayı seçmek, iyileşeceğim umudunu artırıyor.
Kötü bir şey yapıyor ve birkaç tane sigara yakıyorum.
Sonra bir çikolatalı krema kavanozunu kaşıklıyorum.
Kendime ve seçimlerime kızıyorum.
Sezen Aksu dinliyorum.
Ağlıyorum.
Yetmiyor normal ağlamak. Hıçkırıklarla ağlıyorum.
Gülerek ağlıyorum.
Yastıklara sarılarak ağlıyorum.
Uzun yürüyüşlere çıkıyorum, güneş gözlüğünün arkasından ağlıyorum.
Aynı,dalga geçtiğim dizi oyuncuları gibi duşta ağlıyorum.
Uyumadan önce ağlıyorum.
Uykumda ağlıyorum.
Uyanınca ağlıyorum.
Durmayacak sanıyorum, hiç bitmeyecek, dinmeyecek sanıyorum.
Duruyor ama, bitiyor, diniyor.
Daldığım o hayal dünyası bitiyor çünkü. Çünkü kendimi seçiyorum.
Ve anlıyorum.
Kendisini seçmesine engel olan her şey ve herkes düşmanıymış insanın. Gereksizce gözünde büyüttüğü her şey hep ama hep aşağı çeken düşmanıymış.
Ve onlara izin veren insanın kendisinden başkası değilmiş.
Bu yüzden de sıyrılıyorum geçmişten. Ve yıkıyorum temeli sağlam olmayan her şeyi. Yakıyorum onlara giden yolları. Evet bazı anılar ve deneyimler güzel. Ama insan çıkacağı yol sağlam olsun istiyorsa, onlarla olan bağlarını da koparmalı.
Bahçesinde sağlam güller yetişsin istiyorsa insan, en önce toprağı tertemiz yapmalı.
Gücüne uyanmalı.
Beni okuyan ve kalbi incinmiş ruhlara sesleniyorum buradan, gücünüze uyanın ve temizleyin. Dengenizi bozanları, sizi değersiz hissettirenleri, parazitleri, gereksizleri... Hepsini yıkın, yakın, yok edin.
Yolun sonu kendinize, üretiminize çıkıyorsa korkmayın yalnızlıktan. Siz kendinizi ve hayatınızı anlayabiliyorsanız, korkmayın anlaşılamamaktan. Ve güzelliği çürüyen bu cesetlerde arayanlardan, kalp körlerinden uzak durun. Çünkü onlar güzellik falan aramıyor aslında, ihtiyaçlarını tatmin edecek bedenlerin peşindeler.
Uyanalım. Özellikle bu yazıyı okuyan dişilere sesleniyorum. Biz sadece bedenlerden, güzellikten, dış görüntüden ibaret değiliz. Toplumun mimarlarıyız. Topluma ve insanlığa sahip çıkabilecek, onları yetiştirebilecek yegane varlıklarız. Sizi özünüzle görmeyen, sadece şeklinize gelen biri, başka bir şekildeki varlıkla ihtiyacını giderebilmek için sizi terk edecektir çünkü vizyonu ancak o kadardır ve o kadar ilkeldir. Uyanalım ve en önce kendimizi seçelim, gelişimimizi seçelim.
Gerekirse her şeyi yakalım, yıkalım, temizleyelim, mühürleyelim ama kendi yolumuzdan yürüyelim. Neşe ile kalın...
Kendini seçebilmenin zorluğunda, eski bir aşkın gölgesinde ve belki de beni bekleyen her şeyin eşiğinde duruyorum bu aralar. Kanatları kırılmış bir kuş gibi hissetmekten alıkoyamasam da kendimi, hayatın vermekte olduğu dersleri teker teker anlamayı seçmek, iyileşeceğim umudunu artırıyor.
Kötü bir şey yapıyor ve birkaç tane sigara yakıyorum.
Sonra bir çikolatalı krema kavanozunu kaşıklıyorum.
Kendime ve seçimlerime kızıyorum.
Sezen Aksu dinliyorum.
Ağlıyorum.
Yetmiyor normal ağlamak. Hıçkırıklarla ağlıyorum.
Gülerek ağlıyorum.
Yastıklara sarılarak ağlıyorum.
Uzun yürüyüşlere çıkıyorum, güneş gözlüğünün arkasından ağlıyorum.
Aynı,dalga geçtiğim dizi oyuncuları gibi duşta ağlıyorum.
Uyumadan önce ağlıyorum.
Uykumda ağlıyorum.
Uyanınca ağlıyorum.
Durmayacak sanıyorum, hiç bitmeyecek, dinmeyecek sanıyorum.
Duruyor ama, bitiyor, diniyor.
Daldığım o hayal dünyası bitiyor çünkü. Çünkü kendimi seçiyorum.
Ve anlıyorum.
Kendisini seçmesine engel olan her şey ve herkes düşmanıymış insanın. Gereksizce gözünde büyüttüğü her şey hep ama hep aşağı çeken düşmanıymış.
Ve onlara izin veren insanın kendisinden başkası değilmiş.
Bu yüzden de sıyrılıyorum geçmişten. Ve yıkıyorum temeli sağlam olmayan her şeyi. Yakıyorum onlara giden yolları. Evet bazı anılar ve deneyimler güzel. Ama insan çıkacağı yol sağlam olsun istiyorsa, onlarla olan bağlarını da koparmalı.
Bahçesinde sağlam güller yetişsin istiyorsa insan, en önce toprağı tertemiz yapmalı.
Gücüne uyanmalı.
Beni okuyan ve kalbi incinmiş ruhlara sesleniyorum buradan, gücünüze uyanın ve temizleyin. Dengenizi bozanları, sizi değersiz hissettirenleri, parazitleri, gereksizleri... Hepsini yıkın, yakın, yok edin.
Yolun sonu kendinize, üretiminize çıkıyorsa korkmayın yalnızlıktan. Siz kendinizi ve hayatınızı anlayabiliyorsanız, korkmayın anlaşılamamaktan. Ve güzelliği çürüyen bu cesetlerde arayanlardan, kalp körlerinden uzak durun. Çünkü onlar güzellik falan aramıyor aslında, ihtiyaçlarını tatmin edecek bedenlerin peşindeler.
Uyanalım. Özellikle bu yazıyı okuyan dişilere sesleniyorum. Biz sadece bedenlerden, güzellikten, dış görüntüden ibaret değiliz. Toplumun mimarlarıyız. Topluma ve insanlığa sahip çıkabilecek, onları yetiştirebilecek yegane varlıklarız. Sizi özünüzle görmeyen, sadece şeklinize gelen biri, başka bir şekildeki varlıkla ihtiyacını giderebilmek için sizi terk edecektir çünkü vizyonu ancak o kadardır ve o kadar ilkeldir. Uyanalım ve en önce kendimizi seçelim, gelişimimizi seçelim.
Gerekirse her şeyi yakalım, yıkalım, temizleyelim, mühürleyelim ama kendi yolumuzdan yürüyelim. Neşe ile kalın...
Yorumlar
Yorum Gönder