Kayıtlar

İsviçre ve Kendimde Keşfettiklerim

Resim
     İnsanın kendisinde keşfettiklerinin ve keşfedebileceklerinin bir sınırı yok. Bir şehre ilk kez gitmek de insana çok şey keşfettiriyor. Bir ilişkinin içinde olmak da. Her şehir de, her ilişki de bir parmak izi gibi. Zürih bana korkmamayı öğretiyor. En son ilişkim de bana sivri yönlerimi değiştirmeyi, eksikliklerimi, kendi değerimi anlamayı öğretti. Bana iyi gelmediğini anladığım şeylerden uzaklaşmaktan da korkmamalıyım. Bazen bunun sebebi bir manipülasyondur, bazen yanlış insandır, bazen bir histir. İnsan kendisini güvende hissedemez. Bunun belli bir sebebi olmasına da gerek yoktur. Zihin örüntüleri takip eder ve ona göre karar alır. Buradaki mesele insanın kendisine duyduğu kararlılıktan vazgeçmemesi. Kendisinden emin olması. Seçimlerini ona göre yapması.     Eskiden beklentiler beni üzerdi. Hayal kırıklığına sürüklerdi. Şimdi ama şunu biliyorum, ben kendime yeterim. Birinin bana bir şey vermesine ihtiyacım yok. Ne bir duygu, ne bir düşünce, ne de önce...

Güçlü Kadın Olmak Üzerine: Hayaller ve Fedakarlıklar

Resim
 müzik önerisi: https://youtu.be/Gs069dndIYk?si=MQe8O5rjw-eusvEM Bugün 21 Eylül yeni ay... Bu yeni ay beni seçimler yapmaya zorladı. Güçlü bir kadın olabilmek  ve hayallerine sadık kalabilmek kolay bir şey değil. Ama şunu biliyorum hayat, kendini seçenleri ve kendini sevenleri her zaman ödüllendirir. Yıllar boyunca adım adım kurduğum hayalleri, kendime inşaa ettiğim yolu, tek başıma aştığım zorlukları, yaşadığım ayrılıklardan sonra anka kuşu gibi yeniden nasıl doğduğumu bir tek ben biliyorum. Herhangi bir kimsenin bunu yağmalamasına, gölge düşürmesine ya da yok etmesine izin vermek kendime büyük bir ihanet olur. Çünkü en başta kendi kendimizin hayatının aşkıyız. Kendimizle kurduğumuz ilişki ve o ilişkiyi koruyabilmek çok önemli. Ben hayalim için nasıl emek verdiysem, diğer herkes de öyle emek vermeli. Hayatın adaleti bu.  Bazen duygularımıza yeniliyoruz, bazen biri gelsin bizi tamamlasın diye düşünüyoruz, bazen çareyi başkasında arıyoruz. Oysa tam olamadan, kendini ve hay...

Sevginin Gücü

Resim
 müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=sJ-mFK7Z8qk  İnsanın türlü türlü halleri var. İnişleri, çıkışları... Sakin günleri, rüzgarlı günleri var. İlişkiler ve hayat bu kadar zorlaşmışken insan kendisine güvenli bir alan oluşturmak istiyor. Bu alan insanın kendi merkezinden geçiyor. Orayı nasıl beslediği, nasıl büyüttüğü, oraya nasıl baktığı ile alakalı bu merkezin büyüklüğü. Bir de hayatına aldığı insanlarla.    İlişkilerle ilgili kaosları halen zihnen çözememiş olsam da, gerçek sevginin gücüne inanmaya başladığım bir noktadayım. Sevmek, paylaşmak ve beslemek. Hayatın içinde olan ve varoluşu gerçek kılan şeyler bunlar. En son ilişkim bana bunu öğretiyor. Ve mutluyum. İçimdeki hırçınlıklar ve hayal kırıklıkları yerini huzura bıraktı. Bu deneyimlediğim hissin yarattığı etki güzel. Sevginin gücü diyebiliriz. Zaten bütün bu hayat mücadelesini anlamlı kılan şey sevgi değil mi? Bazen de bazı insanlar hayat mücadelesini sevgiyle, paylaşarak ve hayatı besleyere...

Zamanın Akışı : Cesaret

Resim
müzik önerisi: https://youtu.be/h1TQRJWLZ3s?si=ZggPSX8elFnVtHJQ    İnsan, zaman akıp giderken anlayamıyor. Bir sürü değişkenin içerisinden kendine bir yol bulup ilerleyesi gelse de, olasılıklar cennetinde yaşamak güzel. Olasılıklar cennetinde yaşarken kendimi upuzun bir tatille ödüllendirdim. İnsan bazen kendisi için bunu yapmalı. Spora gitmeden, kalorileri saymadan geçen bir sürü gün... Bazen alkolün dibine vurduğum, bazen şekerin, bazen glutenin... Ayrıca gardrobumda bir gün giyerim diye sakladığım tüm kıyafetlerimi de giydiğim bir tatil. Yeni insanlarla tanıştığım, onlardan beslendiğim bir sürü gün... Denize doyduğum, denizle uyandığım ve denizle uyuduğum bir sürü gün.    Tüm bunları bırakıp değişkenler dünyasına dönmek için 16 günüm kaldı. Bir rüyadan uyanmaya benziyor. Sonra da şunu diyorum kendi kendime: 'Yeni maceralar seni bekliyor. Bu rüyadan uyanınca yeni bir rüyaya dalacaksın, sadece yeteri kadar cesur ol.' Çünkü cesaretimiz kadar varız bu dünyada.  ...

Kitap İncelemesi:Afrikalı Leo

Resim
 müzik önerisi: https://youtu.be/vBu2OXGWBFI?si=w5zSVAMkBJf2aXgy Yine bir Amin Maalouf kitabıyla karşınızdayım. Bazen aynı yazardan seri şekilde okumalar yapmak hoşuma gidiyor. Kitabın sürükleyiciliği, romanın kurgusu bana muazzam geldi. Kitap dört kısımdan oluşuyor: Granada Kitabı, Fas Kitabı, Kahire Kitabı ve Roma Kitabı şeklinde. Tarihi bir roman olduğundan da söz edebilirim. Ana karakterimiz aslında tarihi olaylarla birlikte doğuyor, büyüyor, yoğruluyor ve en son olduğu kişiye dönüşüyor. Romandaki gerçekçilik de en çok gözüme çarpan kısım oldu. Acı, tatlı, kan, gözyaşı ve tarihi olaylarda yaşanan zalimlikler en net şeklinde yansıtılmış. Ana karakterimiz 40 yaşına gelince yolculuklarını sona erdiriyor. Ve kurgu içerisinde aslında oğluna yazdığı kitabı benim bayıldığım şöyle bir notla bitiriyor: 'Bir kez daha oğlum, bütün gezilerimin tanığı olan ve şimdi de seni ilk kez yabana götüren bu denizin kıyısında yeniden doğuyorum. Sen Roma'da "Afrikalı'nın oğlu"ydun; A...

Kitap İncelemesi: Empedokles'in Dostları

Resim
 müzik önerisi: https://youtu.be/5LRwYKpV-6A?si=tTppa139IVzNO_Dh    Uzun zamandan sonra ilk kez bir kitap incelemesi kaleme alıyorum. Kitap, Amin Maalouf'dan 'Empedokles'in Dostları'. Kendisinin yeni dönem romanlarından sayılabilecek bir eser. Ben ilk Amin Maalouf'u Semerkand romanıyla tanımıştım. Fakat bu kez okuduğum eseri beni bir başka etkiledi.    Roman, bir günlük şeklinde ilerliyor. Ana karakterimiz, kendisiyle birlikte sadece bir kişinin daha yaşamakta olduğu bir adada yaşıyor. Kendisi bir çizer. Adanın diğer yarısını da onunla paylaşan Eve bir romancı. Roman nükleer bir saldırı sonucu dünya güvenliğinin tehlike altına girmesiyle başlıyor. Bütün iletişim kanalları, radyolar akla gelebilecek her araç devre dışı kalıyor. Ve bir anda 'Empedokles'in Dostları' adlı evrimleşmiş bir topluluk ortaya çıkıyor. Bu topluluğun aslında dünyada var olan ilerlemiş bir uygarlık olduğu, normal insan uygarlığını da uzaktan izlediği ortaya çıkıyor. 'Uygarlığınız...

Zamanın Gücü, Hoşgeldin Yeni Yıl...

Resim
 müzik önerisi:  https://www.youtube.com/watch?v=OUanHDfu3xM    Hayatın devinimleri içerisinde yeni bir yıl daha başlamış oldu. Ve evet 27 yaş krizi denilen şey bana da uğradı. Hayata dair birçok sorgulamayı da beraberinde getirdi. En sonunda vardığım sonuç, çözümlerin hepsinin insanın kendisinde olmasına dairdi. Ve her şeyin kendisine özgü bir zamanı var. Yaptığım seçimlerin ve en sonunda yüzleştiğim sonuçların bazıları beni mutlu, bazıları beni mutsuz etse de hayatı olduğu gibi kabul etmeyi de öğrenmiş oldum.    Ayrıca hayatın en güzel yanı yaşanan tüm devinimden sonra deneyimlerin gelmesi ve bizi kendimizin yeni bir versiyonuna dönüştürmesi. 27 yaşında en önemli olan şeyin 'hayalleri kaybetmemek' olduğunu öğrendim. Bir de hayat neşesini. Çünkü insan kendi merkezinden çıkarsa eğer, kendi merkezine ve hayallerine geri dönmesi en zoruymuş. Ve bazen hayat, insanı kendi merkezinden kocaman bir rüzgarla savurup bambaşka bir noktaya götürebiliyormuş. Merkeze de...